Dergi Bursa Aralık-2011 - page 59

57
“MERMERE SIKIŞMIŞ BİR MELEK
gördüm ve onu özgürlüğüne
kavuşturuncaya dek mermeri oydum”
diyor Michelangelo… Hayal dünyasına
dair ipuçları veriyor. Mitolojik figürlerle
bezeli eserleri ile birbirinden çarpıcı
eserlere imza atan Buonarroti, batı
sanatının en canlı eserlerini ortaya
koyan tasvircilerdendi.
Michelangelo Di Lodovico Buonarroti
Simoni, 1475 senesinde Arezzo
yakınlarında Caprese kasabasında
doğdu. Babası Ludovici Bounnarroti
kasabanın belediye başkanıydı.
Fakat Michelangelo'nun doğduğu yıl,
babasının başkanlık görevi bitti ve
fakirleşen aile Floransa'ya taşınmak
zorunda kaldı. Floransa’da bir taş
işçisinin karısının bakıcılığına verilen
Michelangelo, yıllar sonra bunun
üzerine, “Dadımın göğsünden sütüyle
birlikte keskiyi ve tokmağı da emdim.”
diyecekti.
1488 yılında Ghirlandaio olarak
bilinen fresk ressam Domenico
Ghirlandaio'nun yanına çırak olarak
verilen Michelangelo’nun resim
yeteneği kısa sürede fark edildi.
Ustası Ghirlandaio'nun yanından bir
süre sonra ayrılan Michelangelo,
Lorenzo de Medici ya da “Muhteşem
Lorenzo” olarak bilinen bir soylunun
koruyuculuğunda kurulan okulda
heykeltıraşlığa başladı. Burada
Lorenzo'nun ölümüne(1492) dek kalan
Michelangelo, bu yıllar içerisinde
sanatını da geliştirme fırsatı buldu.
Bu dönemde yaptığı eserlerde
Lorenzo'nun aşıladığı Yunan kültürü
etkileri görülüyordu. Şiire ilgisi de bu
yıllarda başladı. İtalyan Dante'den
oldukça etkilendi. Güzel Luigia de
Medici'ye âşık olması edebiyata olan
ilgisini arttırmış ve karşılıksız kalan
aşkını güçlü bir sone dizesinde dile
getirmişti. On sekiz yaşında yalnız
yüreği coşmuş ve bir başka aşk
şiirleri dizesinde genç Tommaso
Cavalieri'ye seslenmişti. Fakat Pescara
markisinin dul karısı Vittoria Colonna
için yazdığı şiirler, bunlardan daha
güçlüydü. Michelangelo, Vittoria'ya
olan aşkını yalnız şiirlerinde değil,
Hıristiyanlıkla ilgili eserlerinde ve
platonik aşkın mutluluklarını dile getiren
ve sanatın sırlarını anlatan yazılarında
da dile getirmişti. Michelangelo'nun
şiirlerindeki anlatım, kişiliğindeki gibi
yoğun ve güçlüydü…
Çağdaşlarını gözünde Michelangelo,
çabuk kızan, sinirli, kendini beğenmiş
alaycı ve aksi biriydi. Michelangelo’nun
yaşadığı çağ, kendisiyle boy
ölçüşebilecek derecede yetkin ressam
ve heykeltıraşçılara da tanıktı aynı
zamanda. Bunların başında Rafael ve
Leonardo Da Vinci bulunuyordu. Bu
sanatçılar arasında keskin ancak hoşça
olan rekabet elbette ki bizlere faydalı
oldu. Michelangelo, 1492 yılından sonra
anatomi çalışmaya başladı. Daha sonra
üç yıl süreyle, çalışmalarına Venedik
ve Bologna'da devam etti. Vatanı
Floransa'ya döndüğünde yaşının küçük
olmasına karşın sanatında olgunluk
dönemine girmişti bile. 1595 yılında
''Uyuyan Cupid'' adlı eserini bitirdi ve
bu eser St. Giorgio Kardinali'ne antika
diye satıldı. Bir sonraki sene Roma'ya
geçen sanatçı, şarap tanrısı “Baküs”ün
ismiyle mermer bir heykel yaptı. Artık
sadece başarılı bir ressam değil, aynı
zamanda verimli bir heykeltıraştı da...
1499 yılında Hıristiyan heykelciliğinin ilk
gerçek eseri olan “Pieta”yı tamamladı.
Bu eseri hala Vatikan’dadır.
1501’de yeniden Floransa'ya dönen
sanatçı, bir yıl sonra “Bruges
Madonna” isimli eserini, üç yıl sonra da
“Davut” heykelini yani “David”i yaptı.
Michelangelo, heykeltıraştaki rüştünü
kanıtladığı ve en ünlü eseri olan çocuk
kral Davud’un heykelini yaptığında
henüz 26 yaşındaydı. Beş buçuk
metrelik bir mermer kütleden çıkaracağı
eser için, mermer bloğun yanına bir
baraka inşa etti. Kimsenin yardımını
almadan gece gündüz çalışarak
Rönesans sanatının harikalarından
biri olarak kabul edilen David’i yarattı.
On sekiz ayda tamamlanan bu heykel
dört buçuk metre boyundaydı. Aynı
dönemde “St. Mattew” heykelini ve
“Pisa Savaşı”nın taslağını yapacaktı.
1505 yılında Papa II. Julius,
Michelangelo'yu Roma'ya davet etti
ve onu kendi türbesini yapmakla
görevlendirdi. Yıllar süren çalışma ile
tamamlanan eser güzelliğiyle görenleri
kendine hayran bıraktı.
Üç yıl sonra Michelangelo'ya üç
yıl sürecek Sistine Şapeli'nin tavan
süslemesi görevi verildi. 520
metrekarelik bir alanda yaklaşık dört
yıllık bir çalışmayla süsleme bitti. Her
biri Âdem, Havva ve Nuh Tufanı ile
ilgili İncil’in Eski Ahit’inden alınma
öykülerden esinlenilen resimlerin
bulunduğu dokuz pano ile oluşturulmuş
freskin yan unsurları da mitolojik
figürlerle bezeliydi. Özellikle “Âdemin
Yaratılışı” ismindeki sahne en önemli
eserlerinden bir tanesi oldu. 1527
yılında saygınlığı iyice artmış olan
Michelangelo, “Levazım Generali”
seçildi. 1534 yılında görevinden
ayrılan sanatçı, Floransa'yı terk
ederek Roma'ya yerleşti. Roma'da,
Papa III. Paul, atmış yaşında olan
Michelangelo'yu Vatikan'ın baş
mimarı, ressamı ve heykeltıraşı olarak
görevlendirdi. Aynı yıl Sistine Kilisesi
için “Kıyamet Günü” freskine başlayan
Michelangelo bu eseri yedi yılda bitirdi.
Ayrıca Paulin Kilisesi'nde freskler,
resimler ve heykeller yaptı. 1574 yılında
St. Peter kilisesinin mimarlığını da
üstlendi.
1564 senesinde hayata gözlerini
kapayan Michelangelo hiç evlenmedi.
Tüm hayatını ve enerjisini eserlerine
verdi. Bir arkadaşı, evlenmemesine
ve çalışmalarının ürününü ve ününü
bırakacak çocukları olmamasına
çok üzüldüğünü söylediğinde,
Michelangelo, “Sanat bana fazlasıyla
eş oldu. Beni daima çalıştırdı, çabalattı.
Geride bıraktığım eserlerim ise
çocuklarımdır. Hiçbir değeri olmasa
bile ben onlarda yaşarım” dedi.
Haklıydı. Eserleriyle yüzyılları aşabilmiş,
dehasının yaratıcı enerjisiyle karanlık
çağlara karşı adeta bir savaş vermişti
Michelangelo…
Eserleri onu ölümsüz kıldı.
1...,49,50,51,52,53,54,55,56,57,58 60,61,62,63,64,65,66,67,68,69,...140
Powered by FlippingBook