Dergi Bursa Ekim-Kasım 2013 - page 83

81
üstünde gündoğumuna dek
ağırlayabilir. İşte tam o sırada
sana, hayatın onca zamandır
sandığın şeyden başka bir
düş olduğunu; gerçek denilen
şeyin, varla yok arasında belli
belirsiz bir iş olduğunu; kabuk
ne kadar büyük olursa olsun
her zaman, herkes için, her
şekilde bir başka dış olduğunu
sana öğretebilir. Her şair
yapamaz bunu elbette. Her şair
insanın kendi sırrını çözdüğü
o dutluğun yolunu bilmez bile
hatta. Her şair zaten böyle
bir şeyin niyetine bile girmez.
Gonca Özmen, seni azaldığın
yerden öpebilir. Ellerini açarsın,
avuçların yukarıya doğrudur,
Gonca Özmen seni senin
avuçlarının içinde o çizgiler
boyunca aklını ve dengeni
keşfe çıkarabilir. Şaşırırsın
onun şiirinde. Gonca Özmen,
sözcükleri tam mevsiminde
dallarından tek tek toplayıp
cümlelere doldurabilir ve
onları tonlarca ağırlıktaki o
cümlelerle vicdanın henüz ayak
basılmamış yerlerine taşıyıp
bütün o sözcükleri o körpe
bamyalar gibi incecik bir tele
dizebilir.
TAŞLIK / Biraz önceydi /
serinlik verdim taşlığa / ev içleri
kadardım / tozdum bir masada
/ nedense bu dünyaya iyi
gelirdim / güzdü / gölgesiz bir
suydum / pencereleri açsam
üşür müydünüz / biraz daha
aralasam sözcükleri
Bir yerlere terin bulaştı / lekesi
kalır bilirim / bilirim lekesi
kalır ağlamanın / bir sözdün /
parmağımdan düştün / ben, o
kağıttaki makas iziyim hala
Sevgilisi kirli bir dua gibi
üzerine yağdığında bile
toprağa onunla karışıp yeniden
ve başka bir hayata filizlenmeyi
göze alabilecek kadar şaşırtıcı
bir şair Gonca Özmen.
Şapkası düşmüş bir sözcükten
incinecek kadar dikkatli ve
özenli bir şair. Gecenin iyiliğine
usulca yaklaşıp içi çekirdekli bir
rüya isteyecek kadar pervasız
bir şair. Gonca Özmen; sadece
kuşların bildiği bir ağaç olmayı
düşleyecek kadar çok, o kadar
hafif, o kadar okyanus, o kadar
fırtına, o kadar yangın bir
şair. Onun şiiri ile tanıştığında
sen de kendini biraz tuhaf
hissedeceksin; normal. Onun
şiirini okudukça, aslında işaret
ettiği o başka evrenin senin
için biçilmiş kaftan olduğunu
ve o kaftanın sende pek
şahane durduğunu göreceksin.
Şiirlerinde, sökülmeyi ve
yeniden başka bir şey olarak
örülmeyi bekleyen meselelerin
ucu sarkar; okumaya
başladığında da gerisi zaten
çorap söküğü gibi gelir. Bir
bakarsın Gonca Özmen
seni sözcüklerden yapılma
bir arabanın ön koltuğuna
oturtmuş, görmediğin heceleri
gezdiriyor, başının üstünde
büyü gibi türlü çeşit metaforlar
estiriyor.
Bir bakarsın ‘Belki Sessiz’
bitmiş, elinde bu sefer
‘Kuytumda’nın izi duruyor.
Sen olana giderim yine /
toplayıp sesimi akşamdan
knows the path to that orchard
where a person undercovers
herself. Gonca Özmen might kiss
you from where you diminish.
You open your hands, palms
facing the sky, Gonca Özmen will
take you to discover your mind
and your balance through the
lines of palm. You are startled at
her poetry. Gonca Özmen can
pick up the words when they
reach their prime, one by one, fill
them into sentences and carry
them along on the sentences
with substantial intensity to
the uninhibited parts of your
conscience and line up all those
words like crisp okras on a rope.
“STONES / It was a moment ago
/ I bestowed coolness to stones
// I was as big as the insides of
houses / I was dust on a table //
Somehow the world and I were
suited // It was autumn / I was a
shadowless stream // Would you
be cold if I opened the window
/ If I opened the words just a
little more // There was a place
where your sweat pooled / I
know its stain remains // I know
the stain of tears remains // You
were a promise / You fell from
my fingers // Me, on that paper
still / I’m the scissors’ trace”
(translated by George Messo)
Gonca Özmen is a poet
astounding enough to want to
re-blend with her lover in the soil,
daring to create new life, even
after he rained upon her like a
murky prayer. She is sensitive
and meticulous, even hurt by
a word without a circumflex.
Reckless, creeping up and
asking for a seedy dream from
the kindness of the night. You
will feel strange when you meet
her poetry; it is normal. As you
read her poetry, you will realize
that the universe she points out
is a suit, custom-tailored for you
and the suit looks remarkable on
you. The issues that expect to be
unwound and rewound stick out
their tips; once you start reading
the rest unravels itself. You find
yourself on the front seat of a car,
made up of words and Gonca
Özmen is taking you for a ride on
the syllables you have never seen
before, with clouds of enchanting
metaphors over your head.
It could be that you have finished
‘Maybe Silence’; at your palm,
you have the finger prints of ‘In
My Nook’.
1...,73,74,75,76,77,78,79,80,81,82 84,85,86,87,88,89,90,91,92,93,...156
Powered by FlippingBook