Dergi Bursa Ekim-Kasım 2013 - page 92

90
geçmiş zaman kipinde
past perfect
zamanla tüm Türkiye’de
yaygınlaştı. İnsanlar kısa süre
içinde, hayatlarına giren bu
sihirli kutuyu benimsediler.
Sessiz olunurdu büyükler
ajansları dinlerken, çocuklara
yönelik, TRT FM’de ucunda
küçük hediyelerin olduğu
bilgi yarışmaları yapılırdı.
90’lı yıllarda ortaya çıkan
özel radyo furyası ile “istek
parça” çılgınlığı da başladı.
Ardı ardına çıkan şarkılar
arasında dilekler tutulur;
sürekli şarkıyı bölen DJ’lere
kızılırdı. Çünkü bir yandan
şimdi adı bile anılmayan
kasetlere kayıtlar yapılırdı ve
araya giren konuşmalar kaydı
bozardı. Ne de olsa o kaset
tamamen romantik parçalardan
oluşacak, belki başına ya
da sonuna kaydı yapanın
sesi eklenecek ve sevgiliye
hediye edilecekti. Yüzü hiç
görülmediği halde çok sevilen,
aileden biri gibi görülen radyo
programcıları sayesinde
kendini yalnız hissetmezdi
insanlar. Her yaşa, her
kesime hitap eden programlar
ayrıydı. Hayatımıza radyolar
aracılığıyla, yıllar sonra
televizyonlarda hatta sinema
perdesinde bile karşımıza
çıkan birçok kişi girdi. Ses
sanatçılarının albümleri çıkınca
soluğu dönemin en çok
dinlenen radyo programında
alır; tanıtımını bu şekilde
yapmayı tercih ederdi. Bu
alışkanlığın çok yaygın ve
eskisi kadar etkili olmasa da
hala devam ettiği söylenebilir.
Canlı yayına çıkmak için
defalarca program arasında
verilen telefon numaraları
çevrilir; onlarca denemeden
sonra meşgul olan telefonlar
nihayet çalmaya başlar ve
canlı yayına bağlanılırdı. Hatta
şarkı istemek, sevdiklerimize
tanıdıklara selam göndermek
için radyonun yine canlı
yayında verilen açık adreslerine
mektuplar yazılırdı. Bunun için
çiçekli böcekli, olabildiğince
renkli zarflar seçilerek,
okuyacak olan kişinin dikkatini
çekmek hedeflenirdi.
Şimdi, eskiden ulaşılamaz
görülen ünlü insanlarla
sanal alemde sohbet eder
hale geldiğimiz gibi, internet
üzerinden canlı yayınlara
ulaşıp bir tweet atarak
istediğimiz mesajı istediğimiz
bir radyo programına anında
iletebiliyoruz. Teknoloji kimine
göre bu işin samimiyetini biraz
yitirmesine sebep olsa da,
radyolara kolay ulaşılabiliyor
olmak çok eskilerden gelen bir
adetin sona ermesini engelledi.
Murathan Mungan’ın da dediği
gibi: “Radyo, televizyon gibi
bakışmaya engel değildi.
Radyo dinlerken çoğu kez göz
göze gelir, bakışırdı insanlar;
yalnızca radyodan değil,
birbirlerinin gözlerinden de
dinlerlerdi söylenenleri…”
could confirm this in the years
between 1895 and 1899 he could
not to prove that he can receive
and transmit wireless signals
from a distance.
Radio came to Turkey in 1927.
In 1933, the Istanbul studio
broadcasted a live football game.
As of 1936, radio was run by
the government and became
widespread. People quickly
adapted this magical box that
entered their lives. There was
silence when the elders listened
to the news, TRT FM held
quiz shows with giveaways for
children. With the proliferation
of privately owned radios in the
90s, the “dedication madness”
began. You would make a wish
from the songs and get angry at
the DJ who constantly interrupts
the songs, because, you would
record the songs to tapes while
you listened and the DJ would
ruin the recording. That tape
would be formed of all romantic
songs, maybe have the voice
of the one making the tape at
the beginning or the end, and
ultimately was given as a gift
to romantic interest. You never
felt lonely thanks to the radio
programmer that you have never
seen but considered family
and loved dearly. There were
different programs for all ages
and cultures. Through radios,
we were introduced to many
people who later on moved to
the TV and even to the silver
screen. Recording artists would
immediately go the popular radio
shows after releasing an album;
they would chose to promote
their albums on the radio. Though
not as effective, this habit still
survives. You would dial the given
numbers to get on the air; you
would try and try to finally talk on
the radio. You would write actual
letters to dedicate songs to your
loved ones, choosing fancy and
perfumed stationary to attract the
attention of the person reading
the letters.
Today, we can chat on line with
the once-inaccessible stars,
we can immediately send any
message we want to a radio
show with a simple tweet. This
easy access to radios served
to the survival of a long lasting
tradition, though for some it took
out all the sincerity of dedicating
a song. As Murathan Mungan
points out: “Radio did not keep
people from looking into each
other’s eyes, You could exchange
looks, glances with one and other
while you listened to the radio;
you would listen not only from the
radio but also from each other’s
eyes...”
1...,82,83,84,85,86,87,88,89,90,91 93,94,95,96,97,98,99,100,101,102,...156
Powered by FlippingBook