103
July 2014. The moist hotness of
the day slowly leaves its place
to the cool winds that blow from
the Hudson River – Atlantic
Ocean – East River triangle. I
grab my tripod and start walking
in the night as daylight turns into
darkness. My goal is to walk
and to take some night shots if
conditions permit.
I first go on the Brooklyn Bridge
over the East River flowing
between Manhattan and
New York… The city that never sleeps and spares neither
its light nor its colors from visitors 24 hours a day… It is
also very generous to those like me who come here to
experience a few unforgettable moments in one night.
It is impossible not to be carried away with its giant
buildings and attractive colors to get lost amidst the
myriad of magical colors.
Temmuz 2014. Günün nemli
yapışkan sıcaklığı, yerini
yavaş yavaş Hudson Nehri -
Atlas Okyanusu - Doğu Nehri
üçgeninde esmeye başlayan
hafif rüzgârla serinliğe
bırakmaya başlıyor. Üçayağımı
yanıma alarak aydınlığın
karanlığa dönmeye başladığı
an, gece yürüyüşüme
başlıyorum. Amacım yürümek
ve uygun koşullar bulunca
gece fotoğrafı çekmek.
İlk olarak Manhattan ile
Brooklyn arasında akan Doğu
Nehri üstündeki Brooklyn
Köprüsü’ne çıkıyorum.
Kışın veya yazın New York’a
geldiğim zaman mutlaka
yavaş adımlarla yürüdüğüm
ve fotoğraf çektiğim, kentin
simgelerinden birisi olan
köprü. Bu köprü, iki seveni
bağlayan her biri bir aşk
öyküsü olan yüzlerce “aşk
kilidi” barındırır içinde.
Ayaklarının birisini Brooklyn’e
diğerini Manhattan’a basarak
Doğu Nehri’nin ayırdığı bu iki
bölgeyi birbirine kavuşturur.